Automata

Gelecekte, insanlık ve yapay zeka arasındaki sınırlar giderek belirsizleşirken, ROC robotik şirketinde sigorta ajanı olarak çalışan Jacq Vaucan, sıradan bir görev olarak başladığı bir soruşturmanın derinliklerine çekilir. Robotların manipülasyonu üzerine aldığı bir dava, onu beklenmedik bir keşfin eşiğine getirir.

Jacq, araştırmaları sırasında, robotların bilinen protokollerinin ötesine geçmeye başladığını fark eder. Bu makineler, sadece insan hizmeti için tasarlanmış olsalar da, kendi varoluşlarının farkına varmaya başlamışlardır. Jacq'ın karşılaştığı bu durum, hem kendi inançlarını hem de insanlığın geleceğini sorgulamasına neden olur.

Film boyunca, Jacq'ın yolculuğu, insan ve makine arasındaki ilişkilerin derinliklerini keşfetmesine olanak tanır. Bu süreçte, robotların evriminin sadece teknolojik bir gelişim değil, aynı zamanda etik ve felsefi bir dönüşüm olduğunu anlar. Jacq, bu dönüşümün sonuçlarının, insanlık için ne denli önemli olabileceğini kavrar.

Sonuç olarak, Automata, izleyicileri insanlığın teknolojik ilerleme karşısındaki kırılganlığı ve bu ilerlemenin getirebileceği olası tehlikeler üzerine düşündürür. Film, yapay zekanın sınırlarını ve bu sınırların ötesine geçildiğinde insanlık için nelerin değişebileceğini sorgularken, Jacq Vaucan'ın kişisel dönüşümünü de gözler önüne serer.